Meme kanseri kadınların korkulu rüyası olan hastalıklardan biri. Her doğan 15 kız çocuktan biri meme kanserine yakalanıyor. Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de önemli olan erken teşhis. Erken teşhis edilen meme kanseri hastanın yaşamına önemli etkiler yapmadan tedavi edilebiliyor.
Meme kanseri kadınların korkulu rüyası olan bir hastalıktır. Her doğan 15 kız çocuktan birisi mutlaka meme kanseri olur. Burada önemli olan kanserin erken yakalanması ve tedavi edilmesidir. Meme kanserine aday olan yada kansere yakalanma ihtimali yüksek olan hanımların öncelikle tetkiki önemlidir. Risk altındaki hanımları şöylece sıralayabiliriz.
• Evlenmemiş ve çocuk doğurmamış olanlar,
• Emzirme süresinin kısa olması,
• Adet görmeye erken yaşta başlaması ve ileri yasa kadar devam etmesi,
• Anne, teyze yada kız kardeşlerde meme kanseri görülmesi,
• Hormon tedavisi görmek,
• Guatr, rahim hastalıkları ve şeker hastalığı bulunması.
Burada gördüğümüz gibi çok çocuk doğurmak ve emzirme süresinin uzun olması meme kanserinden koruyucu iki önemli faktörtür.
Meme kanserinden şüphelenilen hastaların doktora müracaat etme sebepleri aşağıdaki durumlardan bir ya da birkaçı nedeniyle olabilir;
• Sancı yada acıma şeklinde tarif edilen ağrı,
• Sertlik yada kitle fark edilmesi,
• Meme basında basından kendiliğinden ya da sıkmayla akıntı olması,
• Meme basının içeriye çekilmesi, ciltte çöküntü ya da portakal kabuğu görünümünde olması,
• Meme ucunda ekzamaya benzer erezyon ve ıslaklık olması
• Meme cildinde kızarıklık, damarlanmanın artması,
• Memede ve kolda ödem.
Hanımların pek çoğunun yakındığı meme ağrısını hastalık durumundaki ağrıdan ayırt etmek gerekir. Bizim Mastodini dediğimiz bu ağrı herhangi bir hastalığa bağlı değildir. Tamamen fizyolojik olan hu ağrı siklusun ikinci yansından başlar ve adet görmeyle kaybolur. Hassasiyet ve gerginlik olarak tanımlanan bu ağrı daha çok memenin üst dış kadranında görülür. Özellikle iri memeli hanımlar bu ağrıyı koltuk altlarına ve omuzlarına kadar hissederler. Bu tip ağrı tamamen fizyolojiktir ve endokrin sistemin dengede olduğunun kesin bir belirtisidir. Bu durumlarda herhangi bir hormon tedavisi kesinlikle uygulanmaz. Basit bir ağrı kesici yeterlidir. Memenin enfeksiyonları daha çok süt verme döneminde görülür. Meme ucundaki çatlaklardan giren mikroplar memede kızarıklık ve ağrı ile enfeksiyona yol açarlar, İyi tedavi edilmezse apseleşirler. Doktorların uzun süren bir meme enfeksiyonunu kanserden ayırdetmesi çok önemlidir.
Bu tür lezyonlardan mutlaka biyopsi alınmalıdır. Kız çocuklarda genellikle 9-10 yaşlarında meme tomurcukları gelişir. Bazen 6 yaş civarında bir memede bu tomurcuk gelişir. Bunu tümör zannederek aileler telaşlanır. Bu erken gelişmeye başlamış bir memeden başka bir şey değildir. Yanlışlıkla biopsi yapılması çocuğun ilerdeki bir memesinin olmamasına yol açar.
Meme başı akınıtıları da kadınların sık görülen dertlerinden biridir. Bu akıntılar sarı, gri, yeşil yada kahverengi kanlı olabilirler. Akıntı kendiliğinden gelebildiği gibi. sıkmakla da meme uçunda görülür, Bazen süt verme kesildikten sonra bile süt salgısı devam edebilir. Doktorlar bu tip akıntılar selim hastalıktan mı yoksa meme kanserinin bir belirtisi mi olduğunu ayırt etmek zorundadır.
Özellikle kanlı meme başı akıntıları titizlikle incelenmelidir.
Meme başındaki ve çevresindeki çatlaklar ülserler ve akıntılı egzamaya benzer yaralarda da kanser şüphesini daima ekarte etmek gerekir. Bu tür lezyonlardan mutlaka biopsi alınmalı ve kanser olmadığı kanıtlanmalıdır.
Yukarıda saydığımız ağrı, kitle, meme başındaki çatlaklar, meme başı akıntısı gibi kanser şüphesi uyandıran tüm lezyonlarda mutlaka biopsi yapılmalıdır. Tüm radyolojik ve laboratuar tetkikler memede ki bir lezyonun kanser olup olmadığını ayıramaz. Meme kanserinde biopsiden başka kesin tanı yöntemi yoktur diyebiliriz. Hanımların memelerini kendi kendilerine kontrol etmeleri, erken meme kanseri tanısında çok önemlidir. Bunun için öneriler şunlardır.
• Her ay belden yukarı tamamen çıplak olacak şekilde bir aynanm karşısında memelere bakılması, meme uçlarından birinin dışa veya yukarıya bakması uyarıcı olmalıdır.
• Memelerdeki damarlanma, kızarıklık olup olmadığı ve ödem dediğimiz şişkinlikler kontrol edilmelidir.
• Her iki koltuk altında ki lenf bezlerinin parmaklarla kontrol edilmesi
• Her banyoda özellikle sabunlu iken memeler elle muayene edilmelidir. Devamlı yapılan bu muayene ile her hanım kendi memesinin yapısını öğrenir ve farklı oluşumları erkenden fark eder.
• Anne, kız kardeş gibi akrabalıklarında kanser olanlar mutlaka doktor kontrolüne gitmelidir.
• 40 yaş üstündeki hanımların her altı ayda bir doktor muayenesi ve mammografi ile tetkiki gelişmiş ülkelerde uygulanan, meme kanserini erken teşhis etmeye yönelik bir uygulamadır.
Şurasını unutmamak gerekir ki; meme kanseri erken teşhis edildiğinde ve uygun tedavi edildiğinde kesinlikle korkulacak bir hastalık değildir. Önemli olan lezyonun erken yakalanmasıdır, Uygun tedavi edilen hastalar normal ömürlerini yaşarlar.
8 Şubat 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder